26 Haziran 2009 Cuma

Daha çok ağrır başımız...

- Efendimiiiiiz?
- Hııı?
- Efendimiiiiiiz...
- Ne var?
- Efendii...
- Hay sana da, efendine de... Ne var ulan? İki dakka rahat bırakmıyorsunuz ki Tanrıyı! Aşağıda bir sürü peri kızı... Hazır Hera’yı uyutmuşum... Güzellik uykusuna yattı, ne işe yaradığını hiç anlamadım ya... Vır, vır, vır...
- Şey, efendimiz, hani bir kaç ağrı ifriti vardı ya...
- Eee?
- Hani Akeron’a hapsedilmelerini buyurmuştunuz...
- Evettt?
- İşte o ifritler var ya...
- Konuşşş be adammm! Hera uyanacak şimdi; uyanacak, sonra da oyacak...
- Eeee...
- Bak kötü etme tanrıyı... Çarpıcam şimdi...
- İşte o ifritler yeryüzüne kaçmışlar...
- Neah?! (Gürzzz... Kraşşş) Hay kahrediim!
- 278.
- Ne?
- Tapınaktaki 278 kişi.
- Ne olmuş onlara?
- Düşürdüğünüz yıldırım onlara isabet etti de...
- Yahu şu yıldırımları ortalık yerde bırakmayın, diye kaç kere söyliycem? Bir şeyi de bi’ kerede yapın be kulcağızım! Neyse, o 278’ini Hades’in defterine kaydedin. Gebe kadın sayısını da artırın. Eros’a söyleyin, Olimpos’tan ayrılmasın; fazla mesai yapacak artık. Afrodit de biraz kırıtıp dolaşsın ortalarda; dikkatleri dağıtmak lazım. N’apalım, idare edicez artık.
- İfritler n’olucak efendimiz?
- Onlar nasıl kaçtılar? Kerebos ne halt ediyormuş onlar kaçarken?
- Ehm, onu bayıltmışlar efendimiz...
- Ulan boşu boşuna üç kafa verdik o ite de... Biri bile işe yaramıyo... Defolu çıktı zaar... Hades ner’de peki?
- Cehennemin dibinde.
- Çağırın onu bana!
- Geldim, geldim...
- Oğlum sen ne iş yaparsın ya? Üç-beş tane ifrit emanet edelim dedik, onu da yüzüne gözüne bulaştırdın...
- Ama abi...
- Ne aması lan? Yeryüzü birbirine girmiş, kullar birbirinin gözünü oyuyor; sen zeytin ezmesi gibi yayılmış oturuyorsun. N’olucak senin bu halin be güzelim? Hııı? Yemedim, yedirdim; giymedim, giydirdim...
- Ama abi sen pek giyinmeye fırsat bulamıyorsun ki zaten... Heralar, huriler falan...
- Höyyyt! Dağıtma konuyu! Yaradılıştan bu yana senin için saçımı süpürge ettim ben! Çok çalıştım seni rahat ettirmek için. Yarattım, çoğalttım, yağdırdm, estirdim, akıttım,... Dişimden tırnağımdan artırdım, altına bi’ krallık çektim. Ama yoook, senin içinde yok! Hiç soruyor musun bu evren nasıl dönüyo diye? Tek başıma her yere yetişemem ki canım! N’olur bi’ ucundan da sen tutsan?
- Öyle deme abi ya... Ben de zor günler geçiriyorum... Psikolojim bozuldu yer altında. Asklepios’a göre ağır depresyon geçiriyormuşum. Bunalımdayım... İzin istiyorum. Tatile ihtiyacım var... Alıp başımı gidesim var...
- Başlarım sana da, psikolojine de... Ne izni uleynnn? Zıbıttırtma tanrıyı...
- Bühüüüü... Hürk... Ama ama... Hüüüüü...
- Neee? Ne aması? Höykürme de anlat!
- Ben ister miyim böyle olsun? Gül gibi işim var; Styx’e bakan nehir manzaralı bir ofis; Moira’ların makas sesinden başka çıt yok... Ama insanlar... (fırk) sövüp duruyorlar. Bana kadar geliyor konuşmaları... Hastalanırlar, ben suçlanırım. Depremde evleri yıkılır, bana sayıp söverler. Savaşta ölenlerin akrabaları adımı açgözlüye çıkardılar; ruhlara doymuyormuşum. Ben mi savaşın diyorum? Yüzünü Hades görsün, diyorlar kızınca. Kadınlar bile (hıck) çocuklarını, mamanı yemezsen seni Hades’e veririm, diye korkutuyor. Çok gücüme gidiyor...
- Gücüne gidiyormuş sıpanın... Evladım, kaç kere söyliicem sana? İktidarda olana her şey müüü-bah-tıııır! Böyle her sözü tavrı ciddiye alırsak n’olur bizim halimiz? Şikayet etmeyen, hayatından mutlu olan, kafası çalışan teba hiç görülmüş şey mi? İnsanoğlu bu; her lafı eder. Ben bilmiyo muyum kendi sıçtığım boku... Her şey güllük gülistanlık olsun; kaşının altında gözün var deyip birbirini boğazlar onlar. Bak yakında Lidyalılar para diye bir şey icat edecekler. Otur seyret... Çok değil, iki bin yıl sonra gel, her şey aynı olacak. Sana bana küfredip bildiklerini okuyacaklar... Hadi, hadi ağlama ama... Neyse, üç-beş ifrit için sıkmayalım canımızı. Sen de bundan sonra akıllı ol, tamam mı külbastı gözlüm?
- Efendimiz... İfritler ne olacak?
- Amaaan, bir kaç gün insanların başı ağrır, sonra alışırlar, susarlar. Ben sana bir şey söyleyeyim mi; ağrı olmasa yaşayamaz onlar. Bu hep böyle olmuştur zaten.

HÜR'ce

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder