14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sevgili Bayan Jarvis


Sevgili Bayan Jarvis,

Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi olmadığı yönündeki düşüncenize tüm kalbimle katılıyorum. Antik dünyanın kutsadığı bu değerin, modern çağlarda yeniden gündeme yerleşmesinde oynadığınız rolden dolayı sizi tebrik ediyorum. 365 günlük takvimimizde annelere özel bir gün var sayenizde.

Anneler günü her yaklaştığında çılgın bir telaş kaplıyor ortalığı. Gazeteler, dergiler, billboardlar, televizyon kanalları, radyolar, internet siteleri bangır bangır haykırıyor. Mallarını satmak için birbiriyle yarışta hiçbir fırsatı kaçırmayan firmaların ilanlarında, kartpostallara layık sahnelerle bezeli fotoğraflar sokuluyor gözümüze. Anne, çocuk, torun; üç kuşak bir arada, bir sevgi yumağı halinde çiçekler, kuşlar, kelebekler arasında sarmaş dolaş gülümsüyor. Birbirlerine sahip oldukları için duydukları mutluluk, suniliğin yapış yapış akışkanlığıyla karelerden taşıp bakanlara bulaşıyor.

Gelin görün ki Bayan Jarvis, anlamakta ve takdir etmekte zorlandığım bir şey var: Sevgisizlik yüzünden kendi köşelerimizde için için ızdırap çektiğimiz; uçsuz bucaksız bir tatminsizlik girdabında sevgiyi yakalamak üzere mübah sayıp her yolu denediğimiz (ve çoğunlukla da bu yüzden yoldan saptığımız); annesini kaybedenlerin ya da annesiyle hiçbir zaman iyi ilişkisi olmamışların; çocuğunu kaybetmiş ya da ilişkisi kopmuş olanların; imkânsızlıklar yüzünden ayrı düşmüşlerin; huzur evlerinde, malum kaderlerine terk edilmiş ya da sokağa atılmış olanların “sevgiye hasret” yaşadığı şu dünyada… Karşılıksız, katıksız, derin bir sevgiyi onurlandırmak için yılın sadece bir gününün etiketlenmesi fikrini benimseyemiyorum bir türlü.

Size kendinizi dünyadaki herkesten ve her şeyden üstte ve önde tutulduğunuzu; her koşulda, hatalarınızla sevaplarınızla kabul göreceğinizi hissettiren o duygu… En karanlık günlerinizde ruhunuzu aydınlatan o ışık… Nerede ya da ne kadar uzağa gitmiş olursanız olun, hep geri dönüp sığınabileceğinizi bildiğiniz o şefkat… Kaç yaşında olursanız olun, hep ihtiyaç duyacağınız; son nefesinize kadar hasretini çekeceğiniz; mahrum kaldıkça içinizdeki yoksunluğun ağırlığı altında ezileceğiniz; evet, kelimenin tam anlamıyla yeri hiçbir zaman dolmayacak o sevgi… Bir demet çiçek, bir göşterişli hediye paketi, bir ziyaret, bir telefon görüşmesi, sosyal ortamlarda kalplere, çiçeklere bulanmış özlü sözlerle mi ifade bulmalı?

Bardağın boş tarafına baktığımı düşünebilirsiniz Bayan Jarvis. Güçlünün zayıfı ezip geçtiği kaotik düzen içindeki bu dünyada, anneler gününün insan doğasındaki iyiliği ortaya çıkaracak, sevginin gücünün her türlü melanetin üstesinden geleceğini anımsatacak bir ayraç olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu şekilde değerlendirmediğim için, size göre ben iflah olmaz bir karamsar, keyif kaçıran bir umutsuz, dar görüşlü bir uyumsuz da olabilirim.
Ama ben bazı duyguların, bazı bağların özel olduğuna inanıyorum. Bir bulaşık makinesi ya da otomobil markasının, bir bankanın, bir telefon operatörünün, bir sigorta şirketinin, bir geriatri kliniğinin, bir epilasyon merkezinin, bir restoranın, bir pizzacının, bir alışveriş merkezinin grotesk ifadelerle ağzına sakız edemeyeceği kadar da kutsal.

Tevazunun içtenliğinden uzakta, mahrumların duygularını hiçe sayan abartılı, kaba kutlamaların; şuursuzca dolaşıma çıkarılan ve birçok insanın içini kanatan “sevgili annem” temalı mesajların, o kutsal duyguyu ne onurlandırmaya, ne kutlamaya uygun olmadığını düşünüyorum.

Sonuç olarak Sevgili Bayan Jarvis,

Her yıl, Mayıs ayının ikinci pazar gününü herhangi bir gün olarak algılamak yönündeki tercihimde ısrarlı olduğumu bilmenizi istiyorum. Karanlıktan kaçıp sığındığım rüyalarım, yalnızlığımdaki şefkatli dokunuşum, neşemdeki cömertliğim, elemimdeki dirayetim, emeğimdeki sabrım, dostluklarımdaki vefam, aşklarımdaki sadakatim, yemeğimdeki lezzet, giysimdeki renk, evimdeki nizam, yuvamdaki huzur olan annemi düşünmeden, hissetmeden geçirdiğim tek bir günüm yok ve bunu tüm dünyaya, metazorik bir üslup çerçevesinde ilan etmem gerekmediğine inanıyorum.

Niyetinizin içtenliğine duyduğum saygı gereği, çevremdeki zerafet ve derinlikten uzak, şuursuz çığırtkanlığı duymazdan gelmeye ve hatta elimden geldiğince hoş görmeye çalışıyorum. Ancak, açıkladığım gerekçelere bağlı olarak, coşkun kutlamanıza bu yıl da katılmayacağımı bildirir; başta siz olmak üzere, yüreğindeki saflıkla bu günü kutlayanların anneler gününü tebrik ederim.

Saygılarımla,
HÜR’ce